Kansız

0 Posted by - 21 Ağustos 2013 - Ana Sayfa, Kitap

Uzun zamandır okumayı planladığım ama bir türlü zaman ayıramadığım bir kitaptı Kansız. Gerek kapak tasarımı, gerek arka yazısı ve hakkında okuduklarım heyecanımı daha da arttırmıştı. Ve ben daha kitabı alamadan, bir sabah iş arkadaşlarımdan birinin elinde görmemle okumanın zamanının geldiğini anladım.

İstanbul’da okumaya ayırdığım zamanı, İstanbul dışında iken neden bilmiyorum ama bir türlü yaratamıyorum. O sebeple uzun sayılmayacak bu kitabı bitirmem haddinden fazla sürdü.

Kitap hakkında çok ipucu vermeden kendi adıma şunları söyleyebilirim…

Kitap başka birinin verdiği bir tanıtım yazısı ile başlıyor ve kahramanımızın ağızından devam ediyor. Yabgu adlı karakter o kadar sert ve yerinde tanımlamalarda bulunuyor ki, hayretler içerisinde okuyorsunuz. Fakat bir süre sonra karakterin içerisinde bulunduğu ruh halini anlatmak adına yazılmış karışık anlatım tarzı ne yalan söyleyeyim beni yordu.

Kadınlar ve yaşam adına altı çizilecek(ben cümle çizenlerden değilim, isteyen çizebilir) çok başarılı tespitler var.

Bu kitap sanki biraz Kinyas ve Kayra, biraz Zargana ve bir miktar da Azil’e benziyor. Benziyor diyorum, asla etkilenilmiş ya da araklanmış demiyorum. Velevki etkilenmiş olunsun, benim gibi Hakan Günday seven birinin bundan şikayet etmeyeceği ortada. Ayrıca Anatole France’ın dediği gibi:
“Bir şey söylendiyse, ve iyi söylendiyse, hiç tereddüt etme, onu al ve kopyala.”

Kısacası, kitap asla kötü veya vasat statüsünde değil. İyi ve değişik bir kitap. Okunması ve hatta bir ara tekrar okunması gerekir. Genel Türk okuyucusunun ve genelde kanun koyucuların, belli değerler üzerine yorum yapan kitapları sevmediği ortada. Chuck Palahniuk’un Ölüm Pornosu kitabını çeviren Funda Öncü’ye hapis cezası verilen bir ülkede yaşıyoruz. Bu sebeplerden dolayı yazarın kendisini kısıtladığını ve ağız dolusu küfür edilse on numara-beş yıldız olacak yerde harf eksiltmeyle küfür etmesini anlayışla karşılamak durumunda kaldım. Kitap gerek üslub, gerek hikaye ve yazarın yeteneği ile benzerlerinin bir kaç adım önüne geçirmeye yetiyor. Bu sebeple alın ve okuyun…

Şahsım adına kitaptan ve dolayısıyla yazardan daha etkileyici bir final beklerdim. Azil gibi, Kinyas ve Kayra gibi, Az gibi, Ziyan gibi… Bu arada bir ara tekrar Hakan Günday okumam gerektiğini şu an farkettim.

Kapanışı da kitapta bahsedilen şekilde bir özlü sözle bitireyim ki taşlar yerine otursun… Sayonara!

“Sınırları yoktur cehennemin, kısıtlı da değildir tek bir yerle. Biz neredeysek Cehennem orasıdır. Ve cehennem neredeyse biz hep oradayız.” Christopher Marlowe

No comments

Leave a reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: